CGI Nedir?
CGI yani Computer-generated imagery, film, basılı medya ve elektronik ortamlarda kullanılan özel efektler için bilgisayar…
İçerik
Kurgu, görüntü ve seslerin belli bir kurala bağlı ve belli bir amaca uygun olarak olarak peş peşe sıralanmasıdır. Yaygın olarak kullanılan açıklama terimleri olarak Kurgu, Montaj, Video kurgu, Video montaj, Video Editing örnek verilebilir. Kurgu işlemi film çekildikten sonra yapılsa bile, filmden önce planlanmaktadır. Kurgu filmin özünü oluşturur. Yani “Film masada çekilir.” sözü doğrudur.
Yönetmen, görüntülerin işin nihai sonucunun ne olması gerektiği konusundaki en yetkili kişidir. Kurgucu ise yönetmenin aklındaki resmi gerçekleştiren kişidir. Ancak iyi bir kurgucu sadece aklındaki resmi gerçekleştirmez, kendi fikirleriyle de yönetmene ilham verebilir. Yönetmenin bir çekimi bitirmek için kullandığı fiil olan KESTİK veya CUT kelimesi, teknik olarak filmlerde hem iki sahne arasındaki kesme, hem de bitirme işlemini belirten kesme olarak kullanılır.
Elinizde iyi bir senaryo ve kaliteli oyuncularla çekilmiş bir film olabilir, ancak bu film son adımda kötü bir kurgucunun eline geldiyse filminizin beklediğinizden daha çok başarısız olacaktır. Anlatılmak istenen anlatılamayabilir, izleyici tarafından film anlaşılmayabilir ve buna benzer bir sürü problem çıkabilir. Tabii ki bu tam tersi de gerçekleşebilir. Örneğin kötü çekilmiş bir film, iyi bir kurgucu sayesinde anlatmak istediği mesajı anlatabilir. Hatta durağan bir filmi çok daha canlı, hareketli kılabilir ve çekim hatalarını veya kusurlarını gizleyebilir. Bu yüzden Kurgu aşaması en önemli aşamadır.
Kurgu Programları
Günümüzde kullanılan temel programlar:
Daha da ayrıntılı öğrenmek isteyenler için
Sinema tarihinde kurguyu bilinçli olarak uygulayan, Amerikalı yönetmen David Wark Griffith’tir. Griffith, 1908–1912 yılları arasında çevirdiği 400 civarında kısa filmle sinemanın imkânlarını zorladı. Bu yönetmenin özellikle Charles Dickens’in romanlarındaki kurgulama tekniğini ve paralel anlatım yöntemini sinemaya uyguladığı bilinmektedir. Griffith’in en önemli filmi, sinemaya teknik olarak büyük yenilikler getiren ve iyi bir gişe başarısı sağlayan ama ırkçılık yaparak zencileri aşağıladığı için çok eleştirilen “Bir Milletin Doğuşu”dur (1915). Yakın çekim, iris, kararma ve açılma gibi pek çok çekim-kurgu tekniğini geliştiren Griffith, “Ticaretten anlasaydım bu tekniklerden birkaçını patente bağlardım ve yüzyıl film çevirsem kazanamayacağım parayı kazanırdım.” demiştir.
Kurgu estetiği konusunda Rusya’da da çalışmalar yapıldı.
Lev Kuleşov ilk defa “montaj” kelimesini Vestnik Kinematografi (Sinema Haberleri) dergisinde, “Sinemada Sanatçının Görevleri” adlı makalesinde kullanmıştır: “Üzerine harfler yazılarak dağıtılmış ayrı küpleri bir araya getirerek, kelime veya cümle kuran çocukların yaptığı gibi, yönetmen de filmi yapmak için ayrı, birbirleriyle ilgisi olmayan, farklı an ve günlerde çekilmiş parçaları bir araya getirerek, dağınık pozları en uygun, anlamlı, eksiksiz ve düzenli bir şekilde sıralamalıdır. Bu da filmin montajını anlatan en basit, en ilkel şemadır…”
1918’de Kuleşov, kendisinin belirttiğine göre, içinde “montaj teorisi”nin şekillendirildiği “Mühendis Pryat’ın Projesi” adlı ilk filmini yapmıştır. Kuleşov için montaj, pozların birbirine yapıştırılmasından çok, sanatsal bir düşünce tarzıdır. Lev Kuleşov tarafından sonradan “Kuleşov Efekti” adı verilen montaj deneyi yapılmıştır.
“Ben çektiğim sahneyi, aktör Mozjuhin’in ön planı olan sahneyle ve diğer değişik sahnelerle yer değiştirdim (çorba tabağı, kız, çocuk tabutu vb.), -diyor Kuleşov- arkasından ve önünden gelen sahneye göre, bu bölümlerin değişik manalara geldiğini gördüm. Aynı karedeki insan yüzü farklı ifadelere bürünüyor. İki ayrı sahnenin birleşmesinden yeni bir mana, yeni bir temsil, bu sahnelerin hiç de ifade etmediği, üçüncü bir anlam ortaya çıkıyordu. Bu keşfim, beni hayrete düşürdü. Bundan sonra montajın ne kadar büyük bir güce sahip olduğunu kavrayabildim.”
Bu keşfin arkasında, sinema sanatının o dönemde henüz tanınmayan imkânları saklıdır. “Kuleşov efekti”, Kuleşov’dan başka Pudovkin, Eiseinstein ve diğer ustaların da dikkatlerini çekti. Şüphesiz ki, hem arkasından yaptıkları sinema deneyleri, hem de sesli filmin yapısını anlatan Eiseinstein’in “Dik Montaj” makalesi, Kuleşov deneyinin esintilerini taşıyordu. Günümüzde ortaya çıkmış olan klip sanatı (modern konulu filmlerde de yönetmenlerin sıkça faydalandıkları klip sanatı), gerçekte Kuleşov’un deneylerini yaptığı dönemden bu yana kullanılmaktadır.
Güzel bir makale olmuş, elinize sağlık.